19 Mayıs 2016 Perşembe

Mısır Mitolojisi (3)





Kısa bir sürede Osiris’in ölümü kulaktan kulağa yayılmaya başladı. En sonunda kocasının ölmünü duyan İsis o dönemlerde keder içerisinde olan kadınların yaptığı gibi saçından bir tutam kesti, yas kıyafetini giydi ve ağlayarak çöllerde kutuyu aramak için yola koyuldu.

İsis günler boyu ağladı ve gördüğü herkese kutuyu görüp görmediğini sordu. En sonunda bir grup çocuk, kutunun Nil Nehri ağzındaki Papirüs Bataklıkları’na  doğru gittiğini söyledi. İsis, sonunda kutunun Biblos yakınlarındaki bir ılgın ağacın gövdesi içinde kaldığını öğrendi, ağaç o kadar büyüktü ki kutu görünmüyordu bile.

Biblos ülkesinin kralı Merkartus’un kutudan haberi yoktu, ancak bu büyük, uzun ve görkemli ağaçtan haberi vardı. Hizmetçilerini bu büyük ağacı kesmesi için gönderdi ve ağacın gövdesini çok değişik bir şekilde kullandı. Ağacı sarayındaki yemek salonunun ortasına çatıyı destekleyecek bir kolonmuş gibi yerleştirtti.


Çok kısa bir süre sonra İsis ılgın ağacının nerede olduğunu öğrendi ve bunun üzerine harekete geçti. Kral Merkartus’un sarayının yakınındaki bir kasabaya gitti ve kadınların su doldurmak için geldiği çeşmenin yanına gitti. İsis, Kraliçe Astarte’nin hizmetçileri olan kızlar çeşmeye geldiğinde onlarla son derece içten ve nazik konuştu, saçlarını ördü son olarak da onları kendi vücudunun aromasıyla parfümledi. Hizmetçilerinden bunu duyan Astarte, bunları yapan bu yabancı kadının huzuruna çağrılmasını emretti. Sonunda İsis Astarte’nin huzuruna çıktığında Astarte, İsis ile tanışmakta çok mutlu oldu ve onur duydu. Bunun üstüne İsis’e, oğullarından birine bakıcılık yapmasını rica etti. İsis, kutuyu alabilmek uğruna bu teklifi kabul etti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder